Global Düşünmek; Hızla gelişen teknolojik altyapı, iş yapma süreçleri ve ekonomik şartlar, hızlı esen küresel değişim rüzgârlarına yelken açamayanların geride kalmasına ve 21. yüzyıl iş ve başarı sisteminin köklü biçimde değişmesine neden oldu.
Bu gelişim süreci beraberinde yeni ihtiyaçları da doğurdu ve bunların başında gelen unsurlardan biri de stratejik düşünebilen, gelişmelere yeterince hızlı uyum sağlayabilen insan kaynağıdır. General Electric, 3M, Johnson & Johnson gibi uluslaraşırı faaliyet gösteren firmalar stratejik planlama ve yönetim sürecine en alttan en üst kademeye kadar mümkün olduğunca çok çalışanı dahil etmeye çalışıyorlar. İşe yeni eleman alımında da stratejik düşünme yeteneği aranılan bir nitelik haline geldi. Mülakatlarda yapılan vaka incelemeleri de bunun bir sonucudur. Planlama ve yönetim sürecine çalışanların katılımı uzun vadede geleceği resmetmeyi kolaylaştırdığı gibi, rekabet ortamına daha çabuk adapte olmayı sağlıyor, özellikle de politik ve ekonomik belirsizlik durumunun hakim olduğu ülkelerde!
Hızlandıran İlkesi
Stratejik planlar işletmenin misyonu, vizyonu, kaynakların dağılımı ve amaçlara ulaşılmasına kadar tüm etkinlikleri kapsar. Ancak burada sorulması gereken şu: Strateji uzmanları ve işletmeler, uzun vadede hedeflerini belirlerken geleceğin fırsatlarına mı yoksa bugünün tehditlerine mi odaklanıyorlar? Stratejik planlama günümüzün çok teknik ve karmaşık endüstrilerinde “hızlandıran kanunu”na tabidir. Bu kanuna göre değişim hızla artan bir seyir içindedir. İnsanın uçmaya yarayan bir araç yapmak için üç bin yıl uğraştığı, oysa uçtuktan sadece yüz yıl sonra Ay’a ayak bastığı düşünüldüğünde hızlandıran ilkesini, küreselleşme sürecinin getirdiği yeni yaklaşımlara uyarladığımız zaman, değişimin boyutlarının nereye varacağını bugünden tahmin etmek iyice zorlaşmaktadır.
Günümüzde stratejik planlama ve yönetim süreçlerinin eskiye oranla daha da önemli olmasının ardında yatan bu ilke, stratejik düşünme yeteneğine sahip çalışan profili olan işletmelerin karar verme aşamasında rakiplerine oranla bir adım önde olacağını da gösteriyor. Yönetime katılanların yaratacağı sinerji ve katma değer, işletmelerin en önemli rekabet avantajlarından biri olacaktır.
Sizin Stratejiniz Hangisi?
İşletmelerin küresel ölçekte varlıklarını sürdürmek için genel olarak izlediği üç strateji vardır. Bunlardan biri yerel pazarda rekabet avantajlarını korumak için dahili strateji geliştirmektir. İşletme ürünlerini yerel pazarlara göre dizayn eder ve ona göre reklam ve pazarlama yapar. Avon Japonya’da ürünlerini birebir satmaya çalışıp başarısızlığa uğrayınca stratejisini değiştirmiştir. Diğeri işletmenin faaliyetlerini ve uyum süreçlerini uluslararası bir alanda gerçekleştirmek için dahili bir uluslararası strateji geliştirmektir. Buna örnek olarak ağır iş makinalarını değişik aktiviteler için kullanılan parçaların eklenebileceği şekilde dizayn eden Caterpillar firmasını verebiliriz. Üçüncüsü ise uluslararası stratejiyi küreselleştirmektir. Coca Cola girdiği her yeni pazarda ürününü bir serinleme aracı olarak sunar. Colgate Palmolive kırktan fazla ülkede aynı dizayn ve aynı formüle sahip bir diş macunu üretip pazarlıyor. Bu da işletmeye sadece üretim maliyetlerinde yıllık bir-iki milyon dolar arasında tasarruf sağlıyor.
Stratejik odaklanmanın esas olduğu bu tekniklerde gözden kaçırılmaması gereken noktayı guruların gurusu Peter F. Rucker bize şöyle söylüyor: “Ekonomik sonuçların anahtarı konsantrasyondur... Başka hiçbir verim prensibi bu temel yoğunlaşma ilkesi kadar ihmal edilmemektedir.” 1970-1981 arasında 170 firmada sürdürülen bir araştırma temel kurumsal stratejilerini odaklaştırmış olan işletmelerin daha yüksek kârlılık elde edebildiklerini ortaya koymuştur.
Samimiyet Disiplini
Müşterileriyle sıcak ve samimi ilişki kurabilen işletmeler, verim alabilmek için bu ilişkiyi kurumsal bir disiplin içinde yürütmek durumundadırlar. Bu tür firma yaklaşımına “samimiyet disiplini” yakıştırması yapılıyor ve temelinde güven var. Stratejisini müşteri odaklılık üzerine kuran işletmelerin sistemli bir şekilde müşteriyi tanıması, sorunlarını teşhis etmesi ve onları çözmesi gerekiyor. Yapılması muhtemel yanlışlar ise hem gelir hem de müşteri kaybına yol açıyor. 1300 buluş ve 1100 patentin sahibi Thomas Edison başarısını bireysel yaratıcılık ile kurumsal sistemleşmeyi başarabilmesine borçluydu. Bugün bile bir ampul aldığınızda Edison Vakfı size teşekkür eder!
21. yüzyılın iş dünyası uzun vadeli stratejilerden çok, değişen şartlara uyum sağlamak amacıyla kısa vadeli ve değişken stratejik manevralara sahne olabilir. Bunu da samimiyet disiplinini kurumsallaştırmış olan işletmeler başarabilir. Napolyon’un da dediği gibi bir düşmanınızla sürekli savaşırsanız ona bildiğiniz bütün taktikleri öğretmiş olursunuz. Bakalım işletmelerdeki rekabetten kaynaklanan öğrenme sürecinin sonunda strateji uzmanlarının bizim için hazırladığı sürprizler neler?
Sözün Özü: Eğer nereye gitmek istediğinizi bilmiyorsanız her yol sizin için makbuldür.
Anonim
Yararlanılan kaynaklar:
1. Contemporary Business, Dryden Press, Boone KURTZ
2. Uluslararası Pazarlama, İş Bankası Yayınları, Dr. Cem KOZLU
3. İşletme Yöneticiliği, Beta Yayınları, Prof. Dr. Tamer KOÇEL
4. Küreselleşme Sürecinde İşletme Yönetimi, Hayat Yayınları, Dr. Hasan TUTAR
Hakan TURGUT
Yazar hakkında: Hakan Turgut, Marmara Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü (İngilizce) 3. sınıf öğrencisidir. Banka ve çokuluslu firmalarda, üretim, insan kaynakları ve finans alanlarında çalışmalarda bulunmuştur. JC International, İşletme Klübü, Teknoloji Yönetimi Derneği, Türkiye Bilişim Derneği üyesidir. Kendisine Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.adresinden ulaşabilirsiniz.